Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Polisiye roman yazmanın 10 kuralı
#1
Polisiye romanın nitelikleri ve olmazsa olmazları üzerinde gerek polisiye roman yazarları gerekse eleştirmenler pek çok kez durmuştur. Bu belirlemelerin en tanınmışı polisiye romanlarını S.S. Van Dine adıyla yazan William Huntington Wright’ın yazdığıdır. 1928 yılı 3 Eylül’ünde çıkan American Magazine dergisinde yayınlanan ‘Polisiye Romanın 20 Kuralı’ hâlâ okunan ve hatta uygulanan bir saptamadır. Tıpkı yarattığı dedektif Philo Vance gibi parlak ama çekilmez ve küstahça olan bu öneriler polisiye romanın bugün geldiği aşamada bazı doğrularına karşın epey çelişkili ve münakaşaya açık tekliflerdir.

Neredeyse 60 yıllık bir polisiye roman çokseveri olan ve bu konuda sahafların deyişiyle ‘tuğla gibi’ iki cilt kitap kaleme alan bu satırların yazarı, uzun süreli aşinalığının verdiği cesaretle AKŞAM Kitap okurlarına polisiye romanın ana nitelikleri hakkındaki düşüncelerini aktardı. “Bize göre polisiye romanın vazgeçilemez öğeleri ve bu öğelerin nitelikleri S.S.Van Dine’in önerilerinin yarısı sayısında, on madde de toplanabilir” diyor Üyepazarcı.

1 - GİZEM YOKSA OLMAZ
Polisiye romanın en önemli niteliği muamma içeren suçu hikâye etmesidir. Yani polisiye roman için kurgudaki iki ana temel öğe suç ve muammadır. Muamma içermeyen suçun anlatımı çok başarılı bir edebi yapıt olabilir ama polisiye roman kapsamına girmez.

2 - SUÇ ASLA İTİRAF EDİLMEZ
Polisiye romanda muamma muhakkak bir dedektif tarafından ya da olayların gelişmesiyle çözülmelidir. Suçlunun itirafıyla çözüme kavuşan muamma, polisiye roman değildir.

3 - CİNAYET ŞART DEĞİL
Suç kavramı göreceli bir kavramdır. Polisiye romanların büyük bölümünde suç bir cinayettir, katil bilinmez ve bir resmi veya özel dedektif suçluyu bulur. Ancak polisiye romanı cinayet romanına indirgemek de yanlıştır. Suçun cinayet olmadığı halis polisiye romanlar da vardır. Hemen örnek vermek gerekirse bütün zamanların en tanınan dedektifi Sherlock Holmes’un yaratıcısı Arthur Conan Doyle’un yazdığı dört roman ve 56 uzun hikâyeden kırkında suçun cinayet olmadığını belitmek yeterlidir kanısındayım.

Dilimize çevrilen ilk Sherlock Holmes öyküsü olan ‘Dilenci’de suç, Londra’nın işlek bir caddesinde dilencilik yapıp iyi para kazanan birinin ailesine tüccar olduğunu söylemesi gibi masum bir yalandır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Yerli en tanınan polisiye figürümüz Cingöz Recai’nin öykülerinin çoğunda da cinayet yoktur.

4 - KATİLİ BOŞVEREBİLİRSİNİZ
Muamma kavramı suçla birlikte bulunur. Klasik ‘katil kim?’ romanlarında ‘katilin kim olduğu’ çevresinde dönen muamma genellikle çözüme kavuşur. Ama muammanın çözülmediği veya okuyucunun yorumuna bırakılan polisiye romanlar olduğu gibi, muammanın suçluyu bulma üzerine yoğunlaşmadığı durumlar da vardır.

Muhteşem ve mistik bir polisiye roman olarak kabul ettiğim Dosktoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sında muamma katili bulmakta yoğunlaşmaz. Okuyucu katilin Raskalnikov olduğunu bilir. Dikkatli okuyucunun anlayacağı ve merak ettiği muamma Raskalnikov’un cinayetten sonraki tutumunun ne olabileceğidir.

5 - SIRA DIŞI OLAYLARA İHTİYACINIZ YOK
Polisiye romanda muhakkak olağanüstü olaylar, kişiler, gerekmez. Halis polisiye romanlarda önlenemez bir şiddetin etkisiyle suç işleyen sizin benim gibi insanlara da yer verilmelidir. Kanımca gelmiş geçmiş en büyük polisiye romancılarından biri olan Georges Simenon’un suçluları böyledir. Amerikalıların ‘thriller’ dediği çoksatan kitaplardaki, öldürdüğü kadınların rahmini yiyen ultra sapıkların öyküleri, kanımca polisiye roman kapsamında eserler değildir ve bir başka kategoride değerlendirilmelidir.

6 - BUNU ASLA YAPMA!
Polisiye roman yazarının kurgulama sırasında dikkat etmesi, yapmaması gereken hususlar vardır. S.S. Van Dine’ın de örneklerini verdiği ‘yapılmaması gerekenlerin’ en önemlisini burada aktaralım: ‘Suçlunun, evin köpeğinin bulunduğu bir mahalle girdiği zaman köpeğin havlamaması onu tanıdığını gösterir’ tarzındaki bir trük o kadar çok kullanılmıştır ki S.S.Van Dine’ın ifadesiyle ‘kendine saygısı olan bir yazar’ bu trüğü kullanmaz.

7 - SUÇLU SİZ OLMAYIN
Polisiye roman yazarı, muammayı çözen gelişmeleri anlatırken okuyucusunu aldatmamalıdır. Bir başka deyişle olayı çözümlemekte dedektif ile okuyucu eşit şanslara sahip olmalıdır. Örneğin katilin, olayın başında ve gelişmesinde hiç sözü edilmeyen, şüphelinin tıpatıp benzeri ikiz kardeşi olması okuyucuya hakarettir. Böyle bir ikiz kardeş olduğunu bilmeyen okuyucu muammayı çözemezse suçlu yazardır. Bunun tipik bir örneğini günümüzün çoksatanlar listesinden inmeyen yazarlarından biri olan Jean Christophe Grange’ın en tanınmış eseri ‘Kızıl Nehirler’i okurken yaşadım. Olaylar öyle tıkanmıştı ki yazarın muammayı nasıl çözeceğini merakla bekledim ve ikiz kardeş trüğünü görünce büyük düş kırıklığına uğradım.

8 - SUÇLU-KURBAN ROLLERİ DEĞİŞEBİLİR
Polisiye romanın geleneksel yapısındaki suçlu kurban dedektif üçlüsü birbirinden farklı kişilikleri temsil eder ancak bu da genel bir kural değildir. Bu üçlünün birbiriyle ilişkileri de görecelidir ve değişebilir; başta kurban olanın sonra dedektif veya suçlu olabilmesi mümkündür. 20. Yüzyıl’ın en önemli Fransız polisiye roman yazarlarından Sebastien Japrisot’nun en çarpıcı eseri olan ve dilimize ‘Öldüren Yaz’ adıyla çevrilen yapıtı bunun belirgin bir örneğidir. Romanın kahramanı, yapılan toplu tecavüz sonunda hamile kalan bir kadının kızıdır. Yıllar sonra bu tecavüzün suçlularını araştıracak, öldüklerini görecek ve suçlulardan birin oğluyla evlenip ona dünyayı zehir ederek intikamını alacaktır. Suçlu önce dedektif olmuş, suçluları bulmuş sonunda da suçsuz birini cezaladırarak suçlu konumuna düşmüştür. Alfred Hitchcock’un şaheserlerinden biri olan ‘Vertigo’ filminin romanındaki kahraman da önce kurban, sonra dedektif, en sonunda suçlu olacaktır.

9 - DEDEKTİF Mİ? ONU DA BOŞVEREBİLİRSİNİZ
Polisiye romanda muamma genellikle bir dedektif tarafından çözülür. Bu resmi görevli bir polis olduğu gibi özel dedektif veya dedektifliğe soyunan bir başkası olabilir. Ancak dedektifin polisiye roman için olmazsa olmaz bir figür olduğu düşüncesi de yanlıştır. İçinde dedektif olmayan halis polisiye romanları çok vardır. Mesela Agatha Christie’nin en başarılı romanlarından ‘On Küçük Zenci’de dedektif yoktur ve muamma olayların gelişimiYle çözülür. Georges Simenon’un ‘Komiser Maigret’ dışındaki polisiye romanlarında, Patricia Highsmith’in polisiye romanlarında, casusluk romanlarının en ünlü yazarı John Lecarre’ın en çarpıcı eseri ‘Soğuktan Gelen Casus’ta da bir dedektif görülmez.

10 - DOSTOYEVSKİ’YE AYIP ETMEYİN
Son söyleyeceğim, iyi polisiye romanın iyi edebiyat olduğudur. Bu da polisiye romanı klasik ‘katil kim?’ romanlarına indirgememekten geçer.

Polisiye romanı toptan ‘popüler roman’ ve ‘ikinci sınıf edebiyat’ sıfatlarıyla tanımlayanların düştüğü yanlış; muamma içeren suçu hikâye eden Voltaire, Balzac, Dostoyevski, Friedrich Dürrenmatt, Graham Green, John Conrad, William Faulkner, Patricia Highsmith gibi ustaların eserlerini yüksek edebi nitelikleri nedeniyle polisiye roman dışında düşünmeleridir. Bununla birlikte haksızlık yapmayıp, bize en büyük ‘kaçış zevkini’ veren, başta Agatha Christie olmak üzere klasik ‘katil kim?’ romanlarının büyük ustalarını da saygıyla anmamız gerekir.
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping